YÜZ YILDIR TÜRKİYE’YE AYAR VERMEYE ÇALIŞAN AYARSIZLARIN HAZİN DURUMU

YÜZ YILDIR TÜRKİYE’YE AYAR VERMEYE ÇALIŞAN AYARSIZLARIN HAZİN DURUMU


**Yüz Yıldır Türkiye’ye Ayar Vermeye Çalışan Ayarsızların Hazin Sonu: Tarihin Tekerrür Eden İbreti**

Türkiye, coğrafyası kadar derin bir tarihî mirasın ve jeopolitik mücadelenin merkezinde yer alır. Son yüzyılda bu topraklara “ayar vermeye” kalkanların hikâyesi ise, bir yandan güç mücadelesinin perde arkasını gözler önüne sererken, diğer yandan kibrin, hesapsızlığın ve tarihî hafıza noksanlığının nelere mal olduğunu anlatan ibretlik bir destana dönüşmüştür.

### **Tarihin Tekerrür Eden Oyunu: “Biz Sizi Düzeltelim!”**
20. yüzyılın başları, Osmanlı’nın son döneminde Batılı güçlerin “hasta adam”ı paylaşma planlarıyla doluydu. Türk milletini tarih sahnesinden silme, Anadolu’yu parçalama ve kendi çıkarlarına göre şekillendirme arzusu.

Soğuk Savaş döneminde Türkiye, jeostratejik konumu nedeniyle Batı bloğunun “sadık müttefiki” olarak görüldü, ancak iç işlerine müdahale çabaları hiç eksik olmadı. Darbeler, ekonomik krizler ve toplumsal kutuplaşmaların gölgesinde, “demokrasi dersi” vermeye kalkanlar, aslında kendi çıkarlarını korumaktan başka bir şey düşünmüyordu.

### **Modern Çağın “Ayarsız” Müdahaleleri**
21. yüzyılda küresel güç dengeleri değişirken, Türkiye’nin bölgesel etkinliği artıyordu. Bu durum, geleneksel merkezlerin rahatsızlığını körükledi. Siyasetten ekonomiye, kültürden askerî stratejilere kadar her alanda Türkiye’yi dizayn etme çabaları yeniden hız kazandı. Fakat bu kez araçlar farklıydı: Medya manipülasyonları, finansal spekülasyonlar, sivil toplum kisvesi altında yürütülen psikolojik operasyonlar…

Ancak bu müdahalelerin ortak bir kaderi vardı: **Türkiye’nin dinamik toplumsal yapısını ve devlet geleneğini hafife almak.** Örneğin 15 Temmuz darbe girişimi, bir ülkenin iradesini çökertmek isteyenlerin nasıl halkın direnişi karşısında tökezlediğinin en net ispatıydı. Benzer şekilde, ekonomik saldırılar karşısında Türkiye’nin alternatif arayışlara girmesi, “tek kutuplu dünya” düzenine meydan okuyan bir tavrın yansıması oldu.

### **Neden Başarısız Oluyorlar? İki Temel Yanılgı**
1. **Kültürel ve Tarihî Kodları Anlamamak:**
Türkiye, bin yıllık devlet geleneği, çok katmanlı kimliği ve jeopolitik hafızasıyla hareket eden bir ülkedir. Bu topraklara “proje” dayatmak isteyenler, genellikle bu derinliği görmezden gelir. Oysa Anadolu, medeniyetlerin beşiğidir; her taşın altında bir direniş hikâyesi, her krizde bir çıkış stratejisi saklıdır.

2. **Halkın İradesini Küçümsemek:**
Türk halkı, tarih boyunca işgallere, ekonomik ambargolara ve psikolojik savaşa direnmiş bir toplumdur. Bugün de sosyal medya trendleriyle veya kısa vadeli siyasi manevralarla bu iradeyi dönüştürmek mümkün değildir. “Dış mihraklar” kavramının Türkiye’de bu denli güçlü bir karşılık bulmasının nedeni, halkın bu oyunları çoktan öğrenmiş olmasıdır.

### **Sonuç: Ayarsızların Aynasından Ders Çıkarmak**
Türkiye’ye “ayar vermeye” kalkanların hazin durumu, aslında küresel güç mücadelesinin bir yansımasıdır. Tarih, kimin ne zaman “ayarsız” olduğunu her seferinde gösterir. Bugün Suriye’den Libya’ya, Karabağ’dan Doğu Akdeniz’e uzanan sahalarda Türkiye’nin attığı adımlar, bu gerçeğin bir tezahürüdür: **Hiçbir dış müdahale, bir milletin kaderini belirleyemez.**

Bu süreçten çıkarılacak en büyük ders şudur: Türkiye, kendi yolunu kendi tarihî birikimi ve toplumsal ittifakıyla çizecek kadar güçlü bir devlet geleneğine sahiptir. “Ayarsız” müdahaleler ise, tıpkı geçmişte olduğu gibi, tarihin çöplüğünde kaybolup gidecektir.

> Unutulmasın ki, ayar vermeye kalkanlar, önce kendi içlerindeki ayarsızlığı düzeltmelidir.

 

 

Loading

No ResponsesŞubat 22nd, 2025